Randevu Alımı

info@macitbitargil.com

Bizi Sosyal Medyadan Takip Edebilirsiniz

Varisten Korunma Yolları

Varis, kişiden kişiye değişebilmekle birlikte genellikle aşırı kilo alımı, uzun süre ayakta kalma veya gün boyu çok hareket etmeme gibi nedenlerden dolayı gelişebilmektedir. Özellikle kadınlarda, erkeklere nazaran yaklaşık 4 kat daha sık görülebilen bu rahatsızlık, vücutta basıncın en yoğun olduğu bacak bölgesinde meydana gelmektedir. Gece uyurken bacaklarda kaşıntı, şişlik, ağrı veya kramplara neden olabilen varis rahatsızlığından çeşitli yöntemlerle korunulabilmektedir. Başlangıç aşamasında bu yöntemlerin yapılmasının büyük önem taşıdığı bu rahatsızlık için bir an önce harekete geçilmesi son derece önemlidir. Bacaklarda görülebilen varisler yetişkinlerin oluşturduğu nüfus kümesinin ortalama %15-20’lik kısmını etkilemeye devam etmektedir.

Varis, en basit tabiriyle toplardamarların uzaması, genişlemesi veya kıvrımlı şekle gelmesi olarak tanımlanabilmektedir. Yapılan araştırmalar, 4 saatten fazla ayakta kalan kişilerde varis görülebilme ihtimalinin daha çok olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte varis, farklı nedenlerden dolayı da oluşabilmekte ve kişinin yaşamını olumsuz etkileyebilmektedir.

Varis Rahatsızlığı Nedir?

Varisten korunma yollarına değinmeden önce hastalığın genel anlamda ne olduğunun iyi bilinmesi gerekmektedir. Varis, en temelde toplardamarların sebebiyet verdiği bir hastalıktır. Toplardamarların vücuttaki görevi, kanı kalbe taşımak ve aynı zamanda kanın geri kaçmasını önlemektir. Toplardamar kapakçıkları, kanın geri kaçmasını bazı durumlar neticesinde engellemeyecek boyuta gelebilmektedir. Bunun sonucunda kan geri kaçarak ilgili bölgede göllenme oluşturmaktadır. Biriken kirli kan, toplardamarların zaman içerisinde genişlemesine ve uzayarak kıvrımlı bir şekle girmesine neden olmaktadır. Bu sayede kanın biriktiği bölgede basınç meydana gelmekte ve varis adı verilen hastalık oluşmaktadır.

Varisin belirtileri arasında bacaklarda ağrı, kramp, huzursuzluk, kaşıntı, renk değişimi ve kanama gibi faktörler yer almaktadır. Kişiden kişiye değişebilen belirtiler, ilk olarak kozmetik rahatsızlıklarla ortaya çıkmaktadır. Gerekli müdahalelerin yapılmaması halinde görsel açıdan rahatsızlık veren varis, zaman içerisinde cerrahi işlem gerektiren durumlara gelebilmektedir.

Varis Hastalığına Zemin Hazırlayan Faktörler Nelerdir?

Varis, genellikle genetik yatkınlık ile aile bireyleri arasında sıkça görülebilmektedir. Bunun dışında da varise zemin hazırlayabilen birçok faktör bulunmaktadır. Örneğin bacaktaki kasların veya damarların yapısı da varis rahatsızlığı açısından önemli bir role sahip olmaktadır. Kadınlardaki damar yapısının, erkeklere nazaran genişleme durumuna daha çok yatkın olduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra kadınlardaki hormonal farklılıklar, erkeklerin bacak kaslarının çok daha güçlü olması gibi faktörler de devreye girebilmektedir. Bu durumlar göz önüne alındığında kadınların erkeklere göre varis rahatsızlığını yaşama ihtimali daha anlamlı hale bürünmektedir.

Varise neden olabilen bir diğer etken ise kişinin genel kilo durumudur. Diyabet ve benzeri sistemik problemler de bu rahatsızlığa yatkınlık yaratabilmektedir. Kadınlarda özellikle gebelik sürecinde karın içi basıncının artmasıyla birlikte varis rahatsızlığı yaşayabilme ihtimali yükselmektedir. Öte yandan günlük hayatta çok hareketsiz kalmak ya da aşırı ayakta durmak gibi koşullar, varise zemin hazırlayan faktörler arasında sıralanabilmektedir.

Varisten Nasıl Korunulur?

Genetik yatkınlıkların yanı sıra günlük hayatta pek dikkat edilmeyen unsurlar, varis oluşumuna zemin hazırlayabilmektedir. Bu bakımdan kişilerin varisten korunabilmesi için uygulayabileceği birtakım yöntemler bulunmaktadır. Varisten korunma yöntemleri, günlük düzenli olarak uygulandığında hastalığın ilerlemesine önemli ölçüde set çekebilmektedir. Varis rahatsızlığından korunmak amacıyla uygulanabilen yöntemler şu şekilde sıralanmaktadır;

  •       Spor yapmak: Varisten korunmanın ilk yollarından biri günlük spor yapılmasıdır. Kişinin uzun süre hareketsiz kalabileceği bir işte çalışıyor olması veya çeşitli nedenlerden ötürü fazla ayakta kalması gibi nedenle varise neden olabilmektedir. Bunun önüne geçebilmek amacıyla günde yaklaşık yarım saatlik bir süre mutlaka spora ayrılmalıdır. Spor yapmanın, varisin yanı sıra insan vücudunu olumsuz etkileyen diğer hastalıkların da önüne geçebilecek bir faktör olduğu unutulmamalıdır.
  •       Kilo dengesini korumak: Varise neden olan unsurlardan biri de kişinin gereğinden fazla kilo almasıdır. Fazlaca alınan kilolar, kan akışının bacaklardan kalbe geri dönüşünü zorlayabilmekte ve dolaylı yoldan varise neden olabilmektedir. Bu nedenle mutlaka fazla kiloların verilerek ideal seviyelere sabitlenmesi gerekmektedir. Eğer kilo verme aşamasında zorluk yaşanıyor ise alanında uzman kişilerden profesyonel destek alınmalıdır.
  •       Kıyafet seçimine dikkat etmek: Kanın dolaşımını olumsuz etkileyen faktörlerden bir diğeri de yanlış kıyafet seçimidir. Kısa süreli giyilen kıyafetlerin aksine bunu bir stil olarak belirleyen kişilerin varis riskine karşı dikkatli olması gerekmektedir. Dar kıyafetler veya bacağı sıkan çizmeler, zaman içerisinde varise neden olabilmekte ve kanın bacaklardan yukarı normal akışını sağlayabilmesini engelleyebilmektedir.
  •       Varis çorabı kullanmak: Halk arasında bu rahatsızlıktan korunma yolları olarak en çok uygulanan yöntemlerden biri de varis çorabı kullanmaktır. Bacaklarda dışarıdan baskı uygulayabilen bu çorap, kanın kalbe akışını kolaylaştırarak varis rahatsızlıklarını engelleyebilmektedir. Özellikle uzun süreli oturmayı gerektiren işleri yapmak zorunda olanların bu ürünü kullanması tavsiye edilmektedir. Varis çorabının hekim önerisi olmadan kullanılmamasına özen gösterilmelidir.
  •       Devamlı hareket etmek: Uzun süre hareketsiz kalmak, varis rahatsızlığının oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Bunun için vakit buldukça hareket edilmesi çok büyük önem arz etmektedir. Yürüyüş yapmak, bisiklete binmek veya yüzmek gibi aktiviteler, varisi önemli ölçüde engelleyebilmektedir.
  •       Sıvı tüketimine dikkat etmek: Günde en az 2 litre su tüketilmesine dikkat edilmelidir. Bunun yanı sıra yeme-içme alışkanlıklarının belirli bir düzene bindirilmesi de kişinin sağlığı açısından oldukça önemlidir.
Facebook
WhatsApp
Twitter
LinkedIn
Pinterest

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir