Randevu Alımı

info@macitbitargil.com

Bizi Sosyal Medyadan Takip Edebilirsiniz

Aort Anevrizması Nedir?

aort anevrizması

Kalbin sol karıncığından çıkan ve vücudun en büyük damarı olan aort, akciğerlerde oksijenlenen kanı, kalp aracılığıyla tüm vücuda pompalar. Aort damarı kalpten çıktıktan sonra, kalbi besleyen koroner arter damara ulaşır. Daha sonra yukarı doğru devam edip beyne ve kollara ulaşır. Aşağı doğru çizdiği kavisle kasık bölgesinde çatallaşarak her iki bacakta ayak uçlarına kadar seyreder.

Aort damarının 5 farklı bölümü vardır; çıkan aort (kalpten çıktıktan sonraki bölüm), transvers aort (beyin damarlarının çıktığı bölge), inen aort (sırt bölgesinden aşağı inen kısım), torasik aort (göğüs boşluğundaki kısım) ve abdominal aort (karın içindeki bölüm).

Aort damarının kalpten çıkan kısmı yaklaşık 2.5 cm çapında olup dakikada ortalama 5 litre kan aort damarından geçer. Aort damarının çapının %50 oranında balon şeklinde genişlemesi ise “aort anevrizması” olarak adlandırılır.

Aort anevrizması, damar duvarının zayıf olduğu bölgelerde ve aort damarının herhangi bir bölgesinde gelişebilir. Aortun kalpten çıktığı bölgede meydana gelen anevrizma, asendan aort anevrizması; göğüs boşluğu bölgesinde meydana gelen anevrizma, torasik aort anevrizması; karın boşluğunda meydana gelen anevrizma ise abdominal aort anevrizması olarak adlandırılır.

Anevrizma başlangıçta belirti vermeyebilir, ancak zaman içerisinde anevrizman boyutunun büyümesi ve anevrizmanın genişlemesiyle bazı semptomların ortaya çıkması söz konusu olabilir.

Aort Anevrizması Nasıl Gelişir?

Aort anevrizmasının oluşumu genellikle yaşla ilişkilendirilmekte olup 65 yaş ve üzerindeki kişilerde aort anevrizması görülme sıklığı daha fazladır. Yaş almayla birlikte damar yapısında değişim meydana gelebilir, damar duvarının esnekliğini kaybetmesi ve damar duvarının kan basıncı dayanıklılığının azalması gibi durumlar yaşanabilir.

Aort anevrizması vakalarının çoğu, damar sertliği oluşumundan kaynaklanır. Damar sertliği yani ateroskleroz geliştikçe damar duvarlarında kaşınlaşma ve hasarlanma başlar. Bunun sonucunda damar esnekliğini kaybedebilir ve ateroskleroza bağlı olarak hasarlanan bölgelerde aort anevrizması gelişebilir.

Damar sertliği yüksek tansiyon (hipertansiyon) hastalarında sıklıkla görülür. Kan basıncındaki yükseklik damar duvarlarında gerilmeye, buna bağlı olarak aort anevrizması oluşumuna neden olabilir. Bu nedenle, aort anevrizması için risk faktörleri arasında hipertansiyon da sayılabilir.

Ayrıca bakteriyel enfeksiyonlar aort anevrizması risk faktörlerinden biri olup bazı enfeksiyonlar kan damarlarında iltihaplanmaya yol açarak anevrizma gelişimini tetikleyebilir. Enfeksiyona bağlı görülen anevrizmalar, mikotik anevrizma olarak adlandırılır. Buna ek olarak genetik bozukluklara bağlı olarak Marfan sendromu gibi bağ dokusu zayıflığına neden olan hastalıklar da aort anevrizmasına neden olabilir.

Özelikle karın içi bölgesinde gelişen anevrizmalar genellikle sigara kullanımından kaynaklanır. Aşırı kilolu veya obez olmak ve göğüs bölgesine alınan darbeler de aort anevrizması oluşumuna yol açabilir.

Aort Anevrizması Belirtileri Nelerdir?

Aort anevrizmaları yıllar içinde büyüyebildiği gibi genellikle herhangi bir belirtiye yol açmaz. Bu nedenle, pek çok vakada aort anevrizması farklı bir hastalığın tanısına yönelik yapılan tetkikler ya da rutin sağlık kontrolleri esnasında tespit edilir. Bununla birlikte, bazı vakalarda aort anevrizması semptomlara neden olabilir. Genellikle göğüs ya da karın bölgesinde sürekli ya da ağrı görülmesi söz konusudur. Torasik aort anevrizması vakalarında ise yutma güçlüğü, sırt ağrısı ya da nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bazı hastalar, karın bölgesinde nabız gibi bir atım hareketi hissedebilir.

Diğer yandan anevrizma yırtıldığı takdirde genellikle ani ve çok şiddetli bir ağrı meydana gelir. Hasta kısa süre içerisinde şuurunu kaybedip şoka girdiğinden, bu tür durumlarda acil tıbbi müdahalede bulunulmalıdır.

Aort Anevrizması Tanısı Nasıl Koyulur?

Aort anevrizmalarında erken tanı son derece önemlidir. Bu nedenle sigara içen ve 65 yaşın üzerindeki tüm bireyler sağlık taramalarını düzenli bir şekilde yaptırmalıdır. Hastanın aort anevrizması açısından değerlendirilmesi için ultrason incelemesi ya da göğüs filmi kullanılabilir. Erken tanı koyulması durumunda eğer anevrizma küçük boyutluysa hasta yakından takip edilir. Anevrizmanın boyutu 3 cm’den az olduğunda genellikle hasta yılda bir kez kontrol edilerek takip gerçekleştirilir.

Aort anevrizmasının 3 ila 4 cm boyutlarında olduğu durumlarda ise hastaya 6 ayda bir ultrason muayenesi uygulanır. Çapı 5 cm’nin üzerinde olan ya da yılda 1 cm’den daha fazla büyüme gösteren anevrizma vakalarında ise en kısa süre içerisinde cerrahi prosedür uygulanması gerekir.

Aort anevrizması tedavisi, anevrizmanın boyutuna bağlı olarak farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Küçük anevrizmaların tedavi uygulanmadan takip edilmesi mümkün olmakla birlikte büyük anevrizmalarda cerrahi tedaviye gereksinim duyulabilir. İlaçlı tedavide genellikle beta bloker ilaç türlerinden faydalanılır. Bu tür durumlarda, hasta sigara kullanıyorsa mutlaka bırakmalıdır. Bunun yanı sıra hipertansiyon ve hiperlipidemi gibi ek hastalıkların varlığında, bu hastalıklar da mutlaka kontrol altına alınmalıdır.

Endovasküler tedavi yöntemi, damar içinde müdahale olarak da adlandırılır. Bu yöntemde, lokal anestezinin ardından atardamar bölgesine 2 ila 3 cm’lik kesiler uygulanır. Daha büyük boyutlu anevrizmalarda hastaya genel anestezi altında cerrahi prosedür gerçekleştirilir. Prosedür sırasında genişlemiş haldeki damar yapısı çıkarılıp yerine stent yerleştirilir ve prosedür tamamlanır.

Facebook
WhatsApp
Twitter
LinkedIn
Pinterest

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir